Alaaddin Ağabey…

Alaaddin Başar ağabey ile üniversitede talebe olduğum 2000 yılında Erzurum’a yaptığımız bir ziyarette tanışmıştım. Bana göre anlaşılması müşkil, çevremde de cevap bulamadığım sorularıma, mütebessim simasıyla, kucaklayıcı edasıyla tatmin edici cevaplar vermişti. Sonrasında Zafer Yayınları’ndan çıkan ve Risale-i Nur’un anlaşılması noktasında ciddi hizmet eden tüm kitaplarını alıp çok istifade etmiştim. Yine aynı yıllarda abone olduğum Zafer Dergisi’ndeki yazılarından; kalbi, aklı ikna eden yazılarını takip eder olmuştum.

Kader Yazıları – 1: Kader Nedir?

Kadere iman, iman esasları içinde, birçok insanın kavramakta zorlandığı bir meseledir. Hemen hemen herkesin kafasında şu sorular vardır:

“Kader değişir mi? Allah, benim kaderime günah işleyeceğimi yazmışsa benim suçum ne? Evlilik de kader midir? Madem kaderinde ölecek yazılmış, o halde onu öldüren niçin katil ve suçlu oluyor? Katil öldürmeseydi yaşayacak mıydı? Madem kaderimizde cennete veya cehenneme gideceğimiz yazılı, o halde bu imtihan niçin? Ben kaderimi değiştirebilir miyim?..” Bu ve bunlar gibi onlarca soru…

O bizim Hüseyin abimiz, milyonların ise Selim Gündüzalp’iydi…

O bizim Hüseyin abimiz, milyonların ise Selim Gündüzalp’iydi…

Evlenmemiş, çocuğu olmamış ama binlerce manevi evlat sahibi olmuştu. Sokakta yürürken ona selam verip uzaktan koşup gelip sarılan çocukların, tek tek isimleri ile hatırlarını sorduğunu gördüm. Annelerine uzaktan “kızım sen nasılsın” diye, baba şefkatiyle soruşuna şahit oldum… Tabutuna sarılıp ağlayan gençleri müşahede ettim, “Selim Dede” diye seslenenleri biliyorum…

İhtiyacımızı, Derdimizi Kime Açalım?

Her insan ister… İsteklerimiz; ihtiyaçlarımızdan başlayıp, hayal dünyamızın sınırlarına kadar uzanır. Ancak bu istediklerimize ulaşmak için elimizdeki imkanlar sınırlıdır. 

Bu yüzden insan bu hadsiz ihtiyaçlarına kavuşmak için hep daha fazla güç ve iktidar peşinde koşar. Kendi iktidarı yetersiz kalınca da kudreti ve zenginliği kendisinden fazla olanlara yakın olmak ihtiyacı hisseder. 

Ailemiz ve Kendimiz İçin Dengeli Teknoloji Kullanımı

Mobil cihazlar hayatın her köşesinde vazgeçilmezimiz oldu. Sadece gençler ve çocuklar değil, biz yetişkinler bile onlarla yatıyor, onlarla kalkıyor, en olmadık yerlerde bile elimizden düşürmüyoruz.

Gelin bu yazımızında dengeli ve sağlıklı teknoloji kullanımı konusunu konuşalım.

Geçinemiyorum Diyenlere Dört Tavsiye

Her gün pek çok olumsuz haberlerle gündemimiz değişiyor. Kimi dinlesek bir sorup, bin ah işitiyoruz. Sadece birkaç dakikalık sosyal medyaya bakmak bile insanı ümitsizliğe atmak için yetiyor… Gündemde en yoğun konuşulan mevzu ise maalesef geçim sıkıntısı. Bu başlık altına rızık endişesi, bereketsizlik, borçların yükü altında kalma gibi alt maddeler ekleniyor. Farkında olmadan bizler de bu şikayet furyasına kulak kabartıp, bazen de kendi şikayetlerimizi de ekleyerek listeyi uzatıp gidiyoruz. Peki ne yapalım, şikayet etmek çözüm mü? Bu sıkıntılara karşı mümince bakış açımız nasıl olmalı?

Gizlilikteki Güzellik

İnsan ömrü içinde de ecel yani nerede ve ne zaman öleceğimiz gizlenmiştir. Eğer ecel gizli olmasaydı ve herkes öleceği yeri ve zamanı bilseydi sizce hayat nasıl olurdu?

İmtihan yurdu olan bu kainatta, Rabbimiz bazı şeyleri hikmet ve maslahat (faydalar) gereği gizlemiş, bu gizleme ile o şeylere değer katmış, insanları çabalamaya sevk etmiş, korku ve ümit arasında yaşamalarını temin etmiştir. Bu gizliliklerde çok büyük güzellikler bulunur. Bediüzzaman Hazretleri konuyla ilgili ilginç örnekler verir:

Yumurta’nın Hikayesi

Şuursuz zerreler, elementler bir araya gelmişler.

Bir hücreden ibaret bir yumurtada buluşmuşlar.

Peki elementler yumurta yapmaya nasıl mı karar vermişler?

Onu onlar da biz de bilmiyoruz…

Derken o tek yumurta hücresi bölünmüş de bölünmüş.

Bir hücre iki olmuş, iki dört olmuş, dört sekiz…

Bölünen bir şey azalırken, o hücreler büyümüş de büyümüş…

Bölünen bir şey bozulurken o hücreler aksine şekillenmeye başlamış.

Bölüneceğini nereden bilmiş, nasıl mı karar vermiş?

Onu o da biz de bilmiyoruz…

Abone ol Zafer Dergisi Yazıları